UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras Listesinde (2008) yer alan Mevlevî Sema Merasimleri, Hazreti Mevlânâ’nın daha hakikat anlaşılması ve anlatılması niyetiyle her yıl 07-17 Aralık tarihleri ortasında “Hazreti Mevlânâ’nın Milletlerarası Vuslat Yıldönümü Anma Törenleri” (Şeb-i Arûs) kapsamında düzenlenmektedir.
ŞEB-İ ARUS NE DEMEK?
Şeb-i Arus, Mevlevilikte Mevlânâ Celaleddin-i Rumi’nin öldüğü gecedir.
Mevlana, bu geceyi Rabb’ine, sevgiliye kavuşma gecesi olarak düşündüğü için “Düğün Gecesi” olarak isimlendirir.
Arus sözü, Arapçadaki “عروج” (Yükseliş) sözünün yerinde kullanılmıştır, yani mevtten sonra ruhun semaya yükselişi manasına gelmektedir.
“SEMA AYİN-İ ŞERİFİ” MEVLEVİLİĞİN İDEOLOJİSİNİ YANSITIYOR
Mevlana’nın anıldığı merasimlerde icra edilen sema ayini, Allah’a ulaşma yolunun derecelerini sembolize eden, içinde dini öğe ve temalar barındıran ve bu haliyle detaylı kural ve niteliklere sahip tasavvufi bir merasim niteliği taşıyor.
Sema genel olarak, kainatın oluşumunu, insanın alemde dirilişini, Allah’a olan aşk ile harekete geçişini ve kulluğunu idrak edip “insan-ı kamil”e gerçek yönelişini tabir ediyor.
Asırlardır Mevlevi dervişlerince icra edilen ayinlerde, semazenlerin giydiği kıyafetler de bu ideolojinin değerli sembolleri ortasında yer alıyor. Hazreti Mevlana’nın, kainatta canlı ve cansız tüm varlıkların bir dönüş içinde olduğunu ve bu dönüşün başıboş değil, Allah’ı zikrederek yapıldığını düşünerek, bu coşku ile sema ettiği kaynaklarda anlatılıyor.
Günümüze kadar Mevlevi zikri olarak süregelen sema, Cenabıhakk’a ulaşma gayesinin bir aracı olarak görülüyor.