Gün geçtikçe dünyanın en büyük sıkıntıları ortasında yer alan hava kirliliği nedeniyle dünyada her yıl milyonlarca insan hayatını kaybediyor. Süratli ve çarpık kentleşme, trafik, kalitesiz yakıt kullanılması üzere farklı nedenler ile 30’dan fazla unsur havayı kirletiyor. Her alınan nefes bedene ziyan vererek birçok hastalığa neden oluyor.
İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Ana Bilim Kolu Lideri Prof. Dr. Bilun Gemicioğlu, mevzuyla ilgili, tüm dünyada hava kirliliğinin her geçen gün artmaya devam ettiğini söyledi.
Artıştan dünya nüfusunun yüzde 90’ının etkilendiğini belirten Gemicioğlu, “Dünya Sıhhat Örgütünün (DSÖ) hava kirliliğiyle ilgili belirlediği belirli standartlar var. Dünyanın birçok yerinde maalesef hava kirliliği belirlenen standartların üzerinde ortalamalara çıkıyor.” sözünü kullandı.
Prof. Dr. Gemicioğlu, İstanbul’da bugünlerde hava kirliliği oranının DSÖ’nün belirlediği standartların üzerine çıktığına dikkati çekerek şöyle devam etti:
“Bu nedenle İstanbul’un üzerinde bilhassa sabahları bir gri bir bulut katmanı oluşmakta. Bu gri bulut katmanı bizim için son derece riskli. Bu durum hasta olanlar açısından daha çok riskli. Hava kirliliği, kalp hastalıkları, astım ve KOAH üzere teneffüs yolu hastalığı olanlarda ataklara hatta inmeye ve pnömoniye yol açıyor. 65 yaşın üzerindeki şahıslar ve çocuklar için de çok büyük risk taşıyor ve bu şahısların de hastalanmasına neden oluyor. Lakin hiç hasta olmayan küçük bebeklerde hatta anne karnında olanlarda, hava kirliliği ile ziyanlar ortaya çıkıyor. İlerleyen devirlerde hastalıkların oluşmasına neden oluyor. Hasebiyle aslında bu seviyeler, risk sonunun altına indirilirse pek çok insanın da mevti önlenecek. Örneğin, son yıllardaki ölçümlerde dünyada 9 milyon kişinin yalnızca hava kirliliği nedeniyle oluşan birtakım rahatsızlıklar; bunlar zatürre olabilir, inme olabilir, KOAH atağı olabilir, kanserler olabilir. Tüm bu nedenlerden öldüğünü gösteriyor. Türkiye’de ise 44 bin kişi hava kirliliğine bağlı nedenlerden hayatını kaybediyor.”
“KRONİK ÖKSÜRÜĞÜN NEDENİ HAVA KİRLİLİĞİ OLABİLİR”
İnsanların hava kirliliğini bildiğini fakat bundan hiç tasa duymadığını belirten Gemicioğlu insanların bunu hafife almayarak daha dikkatli olması gerektiğini anlattı.
İnsanlardaki kronik öksürüğün çok fazla nedeni olduğunun altını çizen Gemicioğlu, “Mesela bir reflü yahut geniz akıntısı da kronik öksürüğe neden olabilir. Lakin iki aydan fazla süren yani kronik müzmin öksürüğünüz varsa daima kirli havada iş yapıyorsanız kronik öksürüğün nedeni hava kirliliği de olabilir. Hava kirliliği sinsi bir tehlikedir, hem mevt hem de pek çok hastalığın en önemli sebebi.” diye konuştu.
“SABAH MESKENLERİ HAVALANDIRMADAN KAÇINMALIYIZ”
Hava kirliliğinin azaltılması için kimi tedbirlerinin alınması gerektiğini lisana getiren Gemicioğlu bilhassa fosil yakıtlarının daha az tüketilmesi gerektiğini tabir etti.
Prof. Dr. Gemicioğlu, dünyada elektrikli araçlar kullanımının arttığını vurgulayarak “Bunun yanında yakıt olarak doğal gaz tercih edilmeli. Odun, kömür ve tezek yakılmasından uzak durulmalı. Dünya buna dikkat ediyor, bizim de dikkat etmemiz gerekiyor. Bunlara dikkat etmezsek kendi elimizle bu kirliliği arttırmış oluyoruz.” değerlendirmesini yaptı.
Hava kirliliğinin olduğu periyotlarda sabah sporundan kaçınılması gerektiğini aktaran Gemicioğlu şunları kaydetti:
“Sabah, meskenleri havalandırmadan mümkün olduğu kadar kaçınmalıyız. KOAH ile astım, yüksek tansiyonu, kalp rahatsızlığı olan bireylerin bu periyotta dışarıya çıkmamasını istiyoruz. Hava kirliliği yalnızca astım, KOAH değil teneffüs yolu enfeksiyonları, kardiyak hastalıklar da değil, kansere de yol açabiliyor. Bu nedenle hava kirliliğinin azaltılması son derece kıymetli.”
