NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, Berlin Güvenlik Konferansının 2. günündeki konuşmasında Rusya-Ukrayna savaşına değinerek, Ukrayna’nın da değerli kazanımlar elde ettiğini, müttefiklerin Ukrayna’ya gelişmiş silah sistemleri gönderdiğini ve bunların her gün savaş alanında “büyük bir fark” yarattığını anlattı.
NATO müttefiklerinin Ukrayna’ya askeri dayanak sağlamaya, gelişmiş silahlar ve hava savunma sistemleri göndermeye devam edeceğinin altını çizen Stoltenberg, “Almanya’nın değerli mali, insani ve askeri yardımlarla Ukrayna’ya verdiği güçlü takviyesi memnuniyetle karşılıyorum.” diye konuştu.
Jens Stoltenberg, Almanya’nın savunma harcamalarını değerli ölçüde arttırma kararını da memnuniyetle karşıladığını söz ederek, Alman silahlı kuvvetleri Bundeswehr’in NATO’nun caydırıcılık ve savunma planlarında kritik rol oynadığını lisana getirdi.
Rusya Devlet Lideri Vladimir Putin’in Ukrayna’ya açtığı savaşın Avrupa’da barışı paramparça ettiğine işaret eden Stoltenberg, bu savaşın global güvenlik için uzun vadeli şok dalgaları yarattığını belirtti.
Stoltenberg, “Rusya’yı hafife almamalıyız. Rus füzeleri ve insansız hava araçları Ukrayna kentlerine, sivillere ve kritik altyapıya saldırmaya devam etmekte ve kış mevsimi yaklaşırken büyük insani acılara neden olmaktadır.” dedi.
Savaşta Avrupa’nın yalnızca parayla bedel ödediğini lakin Ukraynalıların ödediği bedelin kan olduğunu söyleyen Stoltenberg, “Otoriter rejimler gücün ödüllendirildiğini görürse hepimiz çok daha yüksek bir bedel ödeyeceğiz. Dünya hepimiz için daha tehlikeli bir yer haline gelecektir.” tabirlerini kullandı.
“BAĞIMLILIKLARIMIZIN FARKINDA OLMALIYIZ”
Ukrayna’daki savaşın Avrupa’nın Rus gazına olan tehlikeli bağımlılığını ortaya koyduğunu belirten Stoltenberg, kelamlarını, “Bu durum bizi başta Çin olmak üzere başka otoriter devletlere olan bağımlılığımızı, tedarik zincirleri, teknoloji ve altyapı bahislerinde değerlendirmeye sevk etmelidir. Elbette Çin ile ticaret yapmaya ve ekonomik alakalarda bulunmaya devam edeceğiz. Fakat bağımlılıklarımızın farkında olmalıyız. Kırılganlıklarımızı azaltmalıyız ve riskleri yönetmeliyiz.” diye tamamladı.
